Print Page | Close Window

Kim Bu Hürrem

Printed From: History Community ~ All Empires
Category: Multilingual Section
Forum Name: Türk Kültürü ve Tarihi
Forum Discription: Turkish Culture and History (Turkish Language Forum)
URL: http://www.allempires.com/forum/forum_posts.asp?TID=29194
Printed Date: 13-May-2024 at 19:23
Software Version: Web Wiz Forums 9.56a - http://www.webwizforums.com


Topic: Kim Bu Hürrem
Posted By: tarihiumumi
Subject: Kim Bu Hürrem
Date Posted: 27-Feb-2011 at 13:11
Son günlerde herkesin aklını kurcalayan, hakkında bin bir rivayet olan Hürrem aslında kim?

Anastasia Lisowska, doğum tarihi kesin olmamakla birlikte 1500 – 1506 yılları arasında, Lehistan sınırları içerisinde olan Rohatyn şehrinde, Leh bir papazın kızı olarak dünyaya geldi.

Birçok adının ortaya çıkmasına, kültürler ve kayıtlar arasındaki farklılık neden olmuştur. Kendisinin çok sevildiği, heykellerinin dikildiği ve doğduğu şehri topraklarında barındıran Ukrayna’nın kayıtlarında adı Anastasia olarak geçer. Polonya kayıtlarına göreyse adı Alexandra’dır. Avrupa kayıtlarında ise, kültürlerdeki farklı telaffuzları nedeniyle Roxelena, Rossa, Ruziac gibi birçok farklı adı zikredilir. Hürrem ise Kanuni Sultan Süleyman Han’ın kendisine neşe kattığı, aşk deryasına soktuğu için verdiği addır. 

Güneşten bir parça olan kızıl saçları, denizleri küstüren masmavi gözleri, ipek gibi bembeyaz teniyle hemen herkesin gözüne çarpıyordu. Rohatyn’in bir köyünde geçen çocukluğundan sonra hanımefendiliğe adım atarken köyleri Tatar bir istilacı grup tarafından basıldı. Tüm ailesi ve sevdikleri, kilisede, gözleri önünde öldürüldü. Bu olay nedeniyle Tatarların nezdinde Türklere karşı nefret beslemeye başladı. 

Tatar istilacılar tarafından önce Kırım Sarayına satıldı. Dilleri, yüzleri bambaşka olan bu insanlar arasında gördüğü kötü muamelenin de tuz biber ekmesiyle hırçınlığı ve nefreti günden güne arttı. Kırım Hanlığına atanmasının ardından, Giray Han tarafından, minnet ve şükranlarını göstermek için saraya gönderilen cariyeler arasında yer aldı. 

Saraydaki ilk günlerinde de hırçınlığından ve içindeki ateşten bir şey kaybetmedi. Temizlenip, süslendikten adeta tozu alınan altın gibi güzelliği ortaya çıkarıldıktan sonra raksiye için hünkarın önüne sunuldu. Onca cariyenin arasından; raksiye beceresi ve güzelliği sayesinde sıyrılarak, hünkarın gönül kapısını açtı. 

Hırsı, konuşmaları ve kıskandırıcı güzelliğiyle padişahın gözdesi durumuna gelmesi, harem ahalisinin ona cephe almasına neden oldu. Sarayda, çocukluk arkadaşı Maria’dan başka dostu yoktu. Bir zaman sonra, Hürrem’in sultan olacağını öngören Nigar Kalfa ona yardım etti. Nigar Kalfa’nın uyarısı ve Hürrem’in verdiği bahşişlerle Sümbül Ağa da onun tarafına geçti. 

Gün geçtikçe Hürrem’in Kanuni’ye, Kanuni’nin Hürrem’e olan aşkı artıyordu. Kanuni’nin aklından bir an olsun çıkmıyordu. Öyle ki, Kanuni onun aşkıyla sayısız beyitler düzdü. Bu tutku, Şehzade Mustafa’nın annesi olan haseki sultan Mahidevran’ı çıldırtıyordu. Yeni gebe kaldığı bebeğini düşürmesi üzerine, Hürrem’e diş bileyen Mahidevran Sultan sinirlerine hakim olamadı ve bugünkü deyimiyle, komaya sokana kadar, Hürrem’i dövdü. Nigar Kalfa’nın öğüdünü tutan Hürrem, hiçbir karşılık vermedi. 

Sultan olmayı kafasına koyan Hürrem, bu yolda izleyeceği adımları belirlemişti. Önce Sultan Süleyman’a Müslüman olmak istediğini söyledi. Böylelikle hem hünkarın gönlünü bir kez daha fethetti hem de haseki sultanlık yolundaki bir engeli daha kaldırdı. Daha sonra aldığı cariye maaşını din bir yere bağışlamak istediğini söyledi. Ancak kölelerin böyle yerlere bağış yapması günah sayıldığından azat edilmeyi talep etti. Kanuni, bu arzusunu da yerine getirince, her yıl Mekke’ye altı bin altın bağışladı. Daha sonra Sultan Süleyman, Hürrem’i odasına çağırdığında, özgür bir Müslüman kadının bir erkekle birlikte olmasını söyleyerek, kendisine nikah kıydırdı.

Hürrem’in günah keçisi ilan edilmesinde atfedilen olay ise şehzade Mustafa’yı, tahtında gözü olduğunu iddia ederek, Kanuni’ye öldürtmesiydi. Hürrem Sultan, padişahın en büyük oğlu olan ve askerler arasında çok sevilen Şehzade Mustafa’ya karşı, kendi oğlunu padişah yaparak valide sultan olmak istediği için planlar yapıyordu. Bu karar doğrultusunda önce 6 Kasım 1553’te Konya’ya savaş için çağırılan Şehzade Mustafa, cellatlar tarafından boğularak ölümü gerçekleşti. Ardından kızı Mihrimah Sultan1’ı Sadrazam Rüstem Paşa ile evlendirerek koalisyon yaptı. Sonrasında ise Şehzade Mustafa’ya açıkça destek veren Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa2 öldürüldü.

Hürrem’in oğullarından Beyazıd ve Mehmed öldürüldü, Cihangir ise eceliyle vefat etti. Bunun üzerine sağ kalan tek oğlu olan Selim, Kanuni’nin vefatının ardından 1562’de tahta geçti. 18 Nisan 1558’de ölen Hürrem, hiçbir oğlunun tahta geçtiğini göremedi. 

Kanuni üzerinde etkili olan Hürrem, İran ile savaşılmasını desteklerken, Slavlarla dostluk kurulmasını sağladı. Bu dönemde Slavlar, Doğu’da egemenlik alanlarını genişletti. Çokça hayır işi yapan Hürrem Sultan, birçok cami, hayrat, hastane, kervansaray, imarethane yaptırmasının yanı sıra, Edirne’ye suyolunun yapılmasını da sağladı. 

Hürrem Sultan, ölümünden yüzlerce yıl sonra bile hakkında; resimler, müzikler, baleler, filmler yaptıracak, kitaplar yazdıracak, heykeller diktirecek kadar çok etkilemiştir.

1: Mimar Sinan, evli olmasına karşın, Mihrimah Sultan’a karşı, yapıtlarına yansıttığı büyük bir aşk beslemiştir.

2: Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa’nın öldürülmesinde, Hürrem Sultan ile Rüstam Paşa’nın çalışmalarından çok, kendini Sultan’dan da üstün gören tavırları, makam hırsı etkili olmuştur.

Sözün Özü;

Hürrem Sultan ne melek kılığına girmiş bir şeytan ne de şeytan kılığına sokulmuş bir melektir. Bir insanı değerlendirirken içinde bulunduğu koşulları ve yaşadığı olayları da göz önünde tutmak gerekir. Hürrem Sultan; ailesi ve sevdikleri öldürülmüş, alımlı ve hırslı bir kadındır. Tarihte kaç kadın için bunca eser yapılmıştır? Yalnızca adını dile getirmek, bir an düşlemek beni bile ziyadesiyle heyecana sevk ediyor. Bunlara değmeyecek olsa, cihan hükümdarına böyle bir şiir yazdırabilir miydi…

Kaynak:  http://www.forum.tarihiumumi.com/kim-bu-hurrem-t88.html - http://www.forum.tarihiumumi.com/kim-bu-hurrem-t88.html



Replies:
Posted By: Dengizich
Date Posted: 26-Jul-2011 at 14:00
Haklısınız.

Hürrem Sultan'ı bende çok severim. :)


Posted By: Hatti
Date Posted: 11-Feb-2012 at 16:42
Tarihiumumi, güzel yazmışın ancak yazında hata var. Pargalı İbrahim Paşa 1536 senesinde idam edilmiştir ve bu idam Şehzade Mustafanın katlinden 17 sene önce olmuştur, sonra değil. O zamanlar Diyarbakır valisi olan Rüstem Paşa devletin gelmiş geçmiş en güçlü sadrazamlarından birine kafa tutmayı hayalinde bile göremezdi. İbrahim Paşanın sonunu kendi kibiri getirmiştir. Kendisini Sultan gibi görmeye başlaması idamının başlıca nedenidir.


Posted By: Ollios
Date Posted: 10-Jul-2012 at 12:24
Türk televizyonlarında ki Hürrem Sultanlar


2003                                                                     2011





-------------
Ellerin Kabe'si var,
Benim Kabem İnsandır



Print Page | Close Window

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.56a - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2009 Web Wiz - http://www.webwizguide.com